Ekonomik göstergeleri ve yurtdışındaki havayı, açıklanan veriler anlayıp yorumlamak ya da analiz etmek çok uzun ve karmaşık bir işlem olduğundan analizleri nasıl yaptığımı soran arkadaşlara yardımcı olacağını düşündüğüm bazı temel unsurları ve pratik yöntemleri aşağıda anlatmaya çalıştım.
Analiz için 1.veri ve kullanılışı:
Dolar: Analizlerimizde kullanacağımız 1. veri DOLAR olacaktır.Eğer izleme şansınız varsa ‘’Dolar Endeksini’’; yoksa Euro/Dolar paritesinin gözlemlenmesi piyasanın yönünü kavramak açısından önemli bir indikatörlerden biri olacaktır. Dolar değer kazandıkça, dolarla fiyatlanan herşeyin fiyatı düşecek; dolar değer kaybettikçe, dolar ile değerlenen herşeyin fiyatı artacaktır. Çünkü carry-trade dolar borçlanarak yapılmaya devam ettikçe; dolardaki hareketlilik, başta borsalar olmak üzere, dolar ile fiyatlanan herşeyin fiyatını belirlemeye devam edecektir.
Ekonomilere ilişkin datalar; altın standardı parasal sistemden kaldırıldığından beri,doğal olarak o ülkelerin paralarına olan tercihleri belirleyen en önemli sebep. Parasal tercihler de, FED’in niceliksel gevşeme politikaları çerçevesinde büyüttüğü bilançosu nedeniyle dolar borçlanarak diğer varlıklara yatırılan paraların (carry-trade) maliyetini belirliyor. Doların fiyatı diğer paralara göre arttıkça maliyet arttığından, dolar borçlanarak yatırım yapılan varlıklar satılıp hemen dolara dönülüyor. Dolar değer kaybettikçe dolar maliyeti ucuzladığından, dolar borçlanılarak başta borsalar olmak üzere dolarla değerlenen tüm varlıklara yatırım yapılıyor.
‘’Dolar değer kaybettikçe dolar ile değerlenen herşeyin fiyatı artar’’ DOW yükselir altın ve petrol fiyatları artar.
Carry Trade dedik onu da bir örnekle açıklayalım bari :
Taşıma suyla değirmen döndürmek desek yalan olmaz. Düşük faizle kısa vadeli borç alıp, bu parayla uzun vadeli ve yüksek faizli bono alma, vadeye yatırma denebilir. Ekonomi için taşıma su, yüksek faizlerin cazibesiyle, yabancı yatırımcıların bir yerden ucuza borç alıp bir başka ülkeye yatırması, faizi alınca da parasını çekip gitmesidir.
Örneğin Japonya'da faizler yüzde 1'in altında olsun. Hadi yüzde 1 diyelim. Japon'un biri geçen yıl 1 Haziran'da yüzde 1 faizle bir Japon bankasından 1.000.000.000 Yen borç almış olsun. Onu Türkiye'ye getirip o günkü 100 Japon Yeni=1.3788 TL kurundan diyelim bizim paramıza çevirsin. Böylece eline 13.788.000 TL geçti. O parayı da aynı gün ülkemizdeki bir bankana yüzde 20 faizle yatırsın. Aradan bir yıl geçtiğinde 1 Haziran'da bu adam bu parayı anapara+faiz olmak üzere 16.545.600 TL olarak bankadan çeksin. Aynı günkü 100 Japon Yeni=1.0697 YTL kurundan kendi ülkesinin parasına çevirdiğinde eline 1.546.751.426 Yen geçer. Gidip bu paranın 1.000.000.000 Yen'ini ana para, 10.000.000 Yen'ini ise faiz olarak kredi aldığı Japon bankasına geri ödese elinde geriye 536.751.426 Yen kalmış olur. Yani bir yılda hiç taş atıp kolu yorulmadan konteynır yükü ile para kazanmış olur. Bu duruma birçok banka ise etki edemez ve/veya karşı koyamaz çünkü; derhal mevduat faizlerinin Japonya'daki faizlerle uygun bir seviye olan yüzde 1-2'ye çekse bile; -ki bunun sonucu daha ağır olacaktır; Mevduat faizleri bu kadar düşünce kimse bu bankaya para yatırmak istemez. Hatta mevduat sahipleri de paralarını çekmek için şubelere saldırır. Sonra kapıya kilit vurmak zorunda kalınır.
Konumuza devam.. Analiz için 2.veri ve kullanılışı:
Petrol fiyatları: Petrol fiyatları yukarı gidiyorsa, petrol talebi ve dolayısı ile ekonominin çarklarının dönüşü artıyor demektir ve olumlu yansıma yapar. Unutmayın ki, borsaların zirveleri yüksek petrol fiyatlarının desteği ile olmuştu. Bu nedenle petrolün yükselmesi olumlu yansımalar yapacaktır.
Analiz için 3.veri ve kullanılışı:
Altın Fiyatları: Altın fiyatları artıyorsa. Piyasalara bir güvensizlik olduğu ve yatırımcıların diğer yatırım araçlarından uzaklaşarak daha güvenli olan altında pozisyon almak suretiyle yatırımlarını koruma yolunu seçtikleri düşünülür. Kısaca Altın fiyatlarının artması borsalar üzerinde negatif etki yapar.
Analiz için 4.veri ve kullanılışı:
Faizler : Gösterge olarak kullandığımız tahvil bileşik faizlerindeki artış tıpkı Altın’da olduğu gibi paranın daha güvenli bir yer aradığının göstergesi olduğundan borsalar üzerindeki etkisi negatiftir. Merkez bankalarının açıkladığı faiz oranı ise O devletin ne kadar paraya ihtiyacı olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Mesela Merkez bankası faiz oranlarını artırırsa ne olur? Bankalar daha yüksek maliyetle borçlanırlar. Maliyeti yükselen bankalar bunu verdikleri kredilere yansıtırlar dolayısıyla son kalemde bu firmalara yansır. Daha yüksek maliyetli para kullanan firmaların da karlılığı düşer. Yüksek tahvil oranları yatırımcının da döviz bozdurarak tahvile yönelmesi sonucunu da doğuracağından döviz fiyatları da düşer.
Verilerle Analiz
Verilerin tek tek borsayı ve dolayısıyla endeksi nasıl etkilediklerini gördük. Şimdide bu verileri dikkate alırken aralarındaki ilişkiyi de bilmemiz lazım.
1. Doların değeri düşüyorsa; dolarla fiyatlanan herşeyin fiyatı yükselir.
2. Piyasaya para girmesine yol açacak bir durum oluşursa; faizler düşer, döviz ve altın yükselir.
3. Piyasadan para çıkışı olursa; faiz yükselir, döviz ve altın fiyatları düşer.
4. Faiz oranlarıyla kurlar ters yönlü hareket eder.
5. Bir ülkenin büyüme oranı pozitifse; faizler yükselir, bono/tahvil ve döviz kuru düşer.
6. Büyüme oranı negatifse; faizler düşer, bono/tahvil ve döviz kuru yükselir.
7. İstihdam oranı yükselirse; faizler yükselir, bono/tahvil fiyatları ve döviz kuru düşer
8. İstihdam oranı düşerse; faizler düşer, bono/tahvil ve döviz kuru yükselir.
9. Enflasyon yükselirse; faizler yükselir, bono/tahvil ve döviz kuru düşer.
10. Enflasyon düşerse; faizler düşer, bono/tahvil ve döviz kuru yükselir.
11. Sanayi üretim ve kapasite kullanım oranları yükselirse; faizler düşer, bono/tahvil fiyatları ve döviz kuru yükselir.
12. Sanayi üretim ve kapasite kullanım oranları düşerse; faizler yükselir, bono/tahvil fiyatları ve döviz kuru düşer
13. Otomotiv ve Konut harcamaları yükselirse; faizler yükselir, bono/tahvil fiyatları ve döviz kuru düşer.
14. Otomotiv ve Konut harcamaları düşerse; faizler düşer, bono/tahvil fiyatları ve döviz kuru yükselir.
15. Merkez Bankası piyasaya para verirse; TL faizi düşer, bono/tahvil fiyatları,döviz, altın,yükselir.
16. Merkez Bankası piyasadan para çekerse ; TL faizi yükselir,bono/tahvil fiyatları,döviz, altın,düşer.
17. Merkez bankası bankalar arası piyasadan döviz alışı yaparsa; TL faizi düşer, bono/tahvil fiyatları,döviz ve altın yükselir.
18. Merkez bankası bankalar arası piyasaya döviz satışı yaparsa; TL faizi yükselir bono/tahvil fiyatları,döviz ve altın düşer.
19. Ekonomik istikrarsızlık durumunda TL faizleri, döviz ve altın fiyatları yükselir, bono/tahvil fiyatları düşer.
20. Politik istikrarsızlık durumunda TL faizleri, döviz ve altın fiyatları yükselir, bono/tahvil fiyatları düşer.
Yukarıdaki altın, petrol, faiz, dolar ile ilgili verilerin bu verilerin birbirlerini de etkiledikleri göz önünde bulundurarak değerlendirilmesinin yapılması lazımdır. Örneğin doların değer kaybetmesi altın ve petrol fiyatlarını da yukarı çeker. Bu olağan ve beklenen bir durumdur. Yani bu durumun oluşması olağan ve beklediğimiz bir durumdur. Böyle bir durumda altın ve petrolün değeri dolar yüzünden değiştiğinden analizimizde bunların değer artışlarını dikkate almayız. Ama ne zaman doların değeri sabit veya artıyorken altın ve/veya petrol fiyatları da artıyorsa bu bizim için önemli bir veri ve bu aykırılık dikkatli olmamızı gerektirecek bir sinyal olacaktır. Yani kısaca beklenen/olağan değil olağandışı/beklenmeyen verilerin bizim için daha çok önemi vardır ve Analizlerimizi bu aykırı veriler üzerine kurarız.
Paritenin etkisi dünyadaki her piyasayı etkileyecek kadar büyüktür. Ancak bu bir "savaş" değildir. Euro düşüyor diye AB üzülmez. Dolar coşuyor diye de ABD sevinmez. bu tamamen bulunulan "seviye" ve dış ticaret meselesidir. Örnek olarak: Euro fazla değerlendiği için dış ticareti acık veren AB, kendi para biriminkinin zayıflamasını isteyebilir. Cari fazla vermek isteyen her ülke, abartılı olmayan bir devalüasyon yasamak ister. Euro ülkelerine göre paritenin 1.25 ve altında olması idealdir. ABD ise su aşamada 1.35-1.60 arasındaki her seviyeyi kabul ediyor gibi.
Paritelerin neden önemli olduğuna gelince: dünyadaki yatırımcıların paralarının çok büyük kısmi 5 temel para biriminde saklanır. Önem sırasına göre: usd, eur, jpy, gbp, chf. Bu paraların birbirine olan oranları; hem ticaret dengelerini, hem de yatırımcıların servetlerinin miktarını sürekli değiştirir. Yani aslında devletlerin paraları birbirine karsı savaşıyormuş gibi gözükürken aslında olan şey sudur: para sahipleri ellerindeki dövizlerin (ve yatırımların) cinsini bir paradan diğerine çevirir. Mb’ların para arzı sabit olduğu surece; paraların banknot miktarları aynidir. Fakat "kredi balonları" nedeniyle, bir paradan piyasada çok fazla bulunabilir. Piyasaya verilen yüksek likidite, herkes için ucuz bir borçlanma yoludur. Tabi bunu sadece büyük kurumsal yatırımcılar kullanabilir. Bu borçlanan paralarla, petrol, altın, borsa gibi spekülatif yatırım araçlarına para koyulur. Kar/zarar elde etme durumuna göre, belli aşamada piyasadan çıkılır. Borçlar geri ödenir.
İste bu "pozisyondan çıkma + borçları geri ödeme" (carry trade) nedeniyle, paritelerin diğer yatırım araçlarıyla direkt ilişkisi vardır. Çoğu kimse dolar borçlu olduğu için, dünyada borsalardan çıkıp da dolar borçlarını topluca ödediklerinde:
1- Dünya borsaları düşer
2- Borçlu dolar borcunu ödemek için önce dolar almak zorunda olduğundan, doların uluslararası değeri yükselir.
Bu hareketler piyasanın tamamında ayni yönde olduğunda: büyük trendler baslar. Örnek olarak kredi krizi patladığında: en yüksek borçlanılan para olan jpy’ yi geri ödemek için yen almak zorunda olan piyasalar jpy’ yi çok hızlı bir ralli yaşattı. Ayni şey bir miktar daha az kuvvette olsa da dolarda yasandı. İste bu 2 borçlanma para birimi, ayni zamanda ülkelere duyulan güven nedeniyle "riskten korunma" parası olarak geçer. Eur, chf vb ikincil önemdeki paralar da güvenlidir ama bu ilk sınıftaki ikiliye karsı değer kaybeder. Uçuncu sınıfta ise "risk paraları" vardır. Yani piyasalarda isler iyi gittiğinde artan gelişmekte olan ülkelerin paraları. Kriz ve güven bunalımı anlarında en hızlı düsen paralar bu risk paralarıdır.
Altın ve petrol ise bunlardan ayrıca bakılması gereken emtialardır. Petrol temel olarak dünya ekonomisinin büyüme gücüne göre fiyatlanır. Büyüme çok hızlı olacağı zamanlarda, tüketimi artacağı için fiyatı yükselir. Altında ise böyle bir kesinlik yok: enflasyon şokları, devlet borçlarına olan güvensizlik, piyasalarda büyük krizlerin gelmesi, sinirsiz basılabilen kağıt paralara olan negatif bakış acısı gibi pek çok nedenle altın alınabilir. Petrole göre daha karmaşık bir yapısı vardır.
Altın neden yükseliyor?
Küresel krizin miladı kabul edilen Lehman Brothers'ın batmasının üzerinden birkaç yıl geçti. Bat/a/mayacak kadar büyük görülen bu ve diğer kurumların tarih olmasının ardından krizin ekonomik ve siyasal etkileri halen devam ediyor. Krizle birlikte dünyada baş gösteren "güven bunalımı" altın fiyatlarını bu süre içinde yaklaşık yüzde 65 yükseltti. Dünyada faizlerin tarihi dip seviyeleri görmesi, yeni bir finansal kriz beklentileri, ülke borçlarının tehditkâr seviyelerde seyretmesi, hükümetlerin kur savaşları, güvenin yeniden tam olarak tesis edilememesi gibi etkenler "güvenli liman" olarak adlandırılan bu tarihi metale altın devrini yaşatıyor.
Artık güvenli liman olarak görülen altını sadece yatırımcılar değil devletler de biriktiriyor. Merkez bankaları geçtiğimiz dönemde rezervlerindeki düşük getirili altınları satıp, daha yüksek getirili devlet tahvilleri alıyorlardı. Artık bu döngü terse dönmüş durumda. Merkez bankaları artık güven duyulmayan devlet tahvillerini satıp, yerine altın alıyor. On yıl öncesinde genellikle merkez bankalarının kazançlı bir değer olarak görmediği ve satış yönünde tercihlerini kullandığı altın, özellikle finansal kriz sonrası yeniden bir borç ödeme aracı olarak algılanmaya başlandı. Bu algılama ve merkez bankalarının ellerinde tuttukları döviz rezervlerinin değerinden duyulan şüphe, merkez bankalarının altın rezervlerini artırmasına neden oluyor.
Sonuç olarak: "Servet" çoğu insan ve kurumun zamanla biriktirdiği parasal bir oluşumdur. Bu oluşumu bir anda elde eden şanslılar da vardır. Ancak piyasanın çoğunluğu servetini yavaş arttırır. Bu yüzden; paritelerin değişimi bu servetlerin nereden nereye aktığını gösteren bir nevi "yol haritasıdır". Bunda önemli bir etken de devletlerin tuttukları rezerv paralardır. Özellikle cin ve arap yarımadasında biriken cari fazlalar, kasaları dolar ve euro ile doldurmuştur. Gün gelir de bu devletler paralarını başka mecralara kaydırırsa; parite ve emtialarda büyük dalgalanmalar yaşanır. Bazı para birimlerinin sahibi olan ülkeler iflasa kadar gidebilir. Şimdilik, kazanılan paraların simgelediği tahvillerde değerlendiriliyor fakat bu her zaman böyle gitmeyecek. Çünkü dünya ticaretinde büyük dengesizlikler var hepimizin bildiği gibi. Doğu yarıküre çok fazla üretiyor; bati yarıküre çok fazla tüketiyor. Arada bir yerde buluşma er geç olacaktır. O zamana kadar, borçlular daha çok borçlanacak, fazlalık verenlerin kasaları da dolacak. Ancak cin yani (cny, renminbi) serbest dalgalanmaya bırakılırsa; bildiğimiz paritelerin gideceği yerler çok farklı olacaktır.
[K][K][K][K][K][K][K]