Yöneticinin Çalışanlar Üzerindeki Stres ve Tükenmişliğe Etkisi (Atılım Üniversitesi)


Aşağıdaki yazım Atılım Üniversitesi tarafından çıkarılan Atılım Haber Gazetesi Haziran 2014 sayısında yayınlanmıştır.

Gazetenin elektronik haline (sayfa 9) erişmek için bağlantıya tıklayın: 

https://www.atilim.edu.tr/uploads/pages/atilim-haber-1517410940/1522149549-Atilim-Haber-Sayi-43.pdf






Yöneticiliğin çoğu zaman stresi büyük ölçüde içeren bir meslek olduğu herkes tarafından bilinir. İslerinin yoğun ve zor olmasıyla beraber strese yatkınlıklarını arttıran iş temposuna sahiptirler. Tüm bu iş temposundan kaynaklanan kendi stresinin dışında bir de kendi çalışanlarının stresleriyle ve tükenmişlikleriyle de ilgilenmek durumundadır. Bu yüzden yöneticiler her zaman sadece kendilerinden mesul degildir; altında çalışan insanlarla da ilgilenip, onları dinleyip, çözüm önerileri üretip, stresle ve tükenmişlikle başa çıkmalıdır iyi bir yönetici. Çünkü Yöneticilik bunu gerektirir. Yönetici hep çözüm odaklı olmalıdır. Eleman değistirmek yerine elemanının iş ile ilgili olan motivasyonunu geri kazandıracak seçenekler yaratmalıdır. Aksi takdirde tükenmişlik ya da stres altında olan elemanlarını değistirirse yanındaki diğer elemanlar da bundan etkilenip üstlerinde istemeden bir baskı oluşur ve verimlilik azalır. İş yerinde bu dengeyi kurmak da yöneticinin sorumluluğu altındadır.

Son yıllarda yapılan birçok araştırma sonuçları, stresin önemine değinerek; çoğu işyerinde, artan iş gücünden kaynaklanan stresten çok sayıda kişinin acı çektiğini ortaya koymuştur. Özellikle yöneticilerin uzun çalışma saatleri ve çok sayıda iş talepleriyle karşı karşıya kalmalarının streslerini artırdığı görülmüştür.

Stresin çok fazla tanımı vardır ama şöyle genel olarak stresi tanımlayacak olursak: Stres, iş yaşamında birey üzerindeki baskıyı artırarak çalışanın işten soğumasına ve performansının düşmesine neden olan bir kavramdır.

Örgüt çatısı altında birleşen bireylerin stres kaynakları çeşitlidir ve her birey sorunun üstesinden gelebilmek için çaba göstermektedir. Bireyin kariyer yaşamının şekillendiği ya da işe girdiği ilk dönemlerde işten kaynaklanan, dış çevreden kaynaklanan ve kişinin kendi kişilik yapısından kaynaklanan stres kaynakları bireyi en çok strese maruz bırakan stres kaynaklarıdır. Yüksek düzeyde strese maruz kalan çalışanlarda iş doyumsuzluğu ortaya çıkmakta ve iş yerinde saldırganlık, karar vermekte zorlanma ve yabancılaşma gibi sorunlar oluşmaktadır.

Stres yüzünden insanlar çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabiliyor. Öncelikle sağlık sorunları, fiziksel ve psikolojik sorunlar gibi… Bu nedenle stress, insanın sağlığı ve huzuru için tehlike işareti ve uyarıcı olarak algılanır.

Hayatımızın her alanında olduğu gibi çalışma alanında da stres etkin bir rol oynuyor. Genelikle iş yükü, plansızlıktan dolayı işlerin aksaması, rekabet, terfi etme isteği, risk ve bunun gibi etkenler stres unsurlarıdır. Bu sebeplerden ötürü insanlar da pişmanlık, çabuk sinirlenme, öfke, gerilim, endişe, çelişki, sıkıntıya düşme gibi duygular hissediyor. Stres başlı başına büyük bir sorunken yanında yukarıda saydığımız başka sorunları da getiriyor. Bununla bağlantılı olarak kişide baskı olusuyor ve çalışma isteği yerini endişeye, isteksizliğe ve verimsizliğe itiyor. Sektördeki çalışma koşulları git gide zorlaştığı için günümüzde stressiz çalışanların sayısı ne yazık ki gittikçe azalıyor.

Stres yerini bir süre sonra tükenmişliğe bırakıyor ve tükenmişlik de stresten doğan bir diğer büyük  sorun.