Pazarlamada Yüksek Maliyetli Reklam Yüzü Antlaşmaları incelemesi


Ünlü giyim markalarının 40-50 milyon TL’lik (Ekim 2025 itibariyle yaklaşık 1 milyon dolar) reklam anlaşmaları yapması, eleştiriler ve incelemesi...

Türkiye’de reklam ve marka algısının değişen dinamiklerini bu örnek çok iyi yansıtıyor. Durumu birkaç açıdan özetleyelim:


Durum, Türkiye’de tüketici psikolojisi, ekonomi algısı ve pazarlama stratejilerinin kesiştiği bir örnek.

Aşağıda hem sosyolojik hem pazarlama temelli olarak derinlemesine inceleyelim:


1. Arka Plan: 50 Milyon TL’lik Reklam ve Tüketici Tepkisi

Bir giyim markası, reklam yüzü olarak bir ünlüye 50 milyon TL ödüyor.
Bu, günümüz Türkiye’si için çok yüksek bir rakam — çünkü:

  • Ortalama maaşlar ve alım gücü düşmüş durumda,

  • Halk “lüks harcamalara” karşı tepkili,

  • Ünlüye verilen bu paranın dolaylı olarak ürün fiyatlarına eklendiğini düşünüyorlar.

Bu nedenle yorumlarda iki ana tepki türü öne çıkıyor:

  1. Ekonomik tepki:

    “Bu parayı reklama vereceklerine fiyat düşürsünler.”
    Tüketici, artık marka imajından çok fiyat performansına bakıyor.

  2. Kültürel tepki:

    “Kimse artık ünlü görünce alışveriş yapmıyor.”
    İnsanlar, reklamın manipülatif doğasının farkında.
    Gerçeklik, samimiyet ve güven arayışı artmış durumda.


2. Ekonomik Perspektif: “Paranın psikolojik değeri”

Türkiye’de 50 milyon TL, halk için ulaşılamaz bir miktar.
Bu yüzden ünlülere bu kadar ödeme yapmak, halkın gözünde:

  • “Marka bizi değil, kendini düşünüyor.”

  • “Bu para bizim cebimizden çıkıyor.”

  • “O parayla indirim yapsa herkes alırdı.”

algısına dönüşüyor.
Yani bu tepki aslında ekonomik eşitsizlik duygusunun dışavurumu.
Markanın amacı reklamla prestij kazanmak olsa bile, toplumun ekonomik ruh hali bunu lüks israf olarak algılıyor.


3. Tüketici Psikolojisi: “Artık kimse ünlüye inanmıyor”

Eskiden reklamda bir ünlü görünce şu etki oluşurdu:

“O kişi bu markayı tercih ediyor, o zaman kalitelidir.”

Ama günümüzde durum tersine döndü:

“O kişi para aldığı için söylüyor.”

Yani reklam güveni yerini reklam şüphesine bıraktı.
Bu da şu üç faktörden kaynaklanıyor:

  1. Sosyal medya şeffaflığı: İnsanlar artık her şeyi araştırıyor, kim ne kadar ücret almış biliyor.

  2. Gerçek deneyim üstünlüğü: Kullanıcı yorumları, influencer deneyimleri, hatta YouTube incelemeleri daha güvenilir geliyor.

  3. Tüketici bilinç seviyesi: Reklamın manipülasyon amacı biliniyor.

Sonuç olarak:
Ünlü etkisi = azalan ama stratejik kullanılırsa hâlâ güçlü bir araç.


4. Marka Stratejisi Açısından Değerlendirme

Bir marka neden 50 milyon TL öder?
Çünkü:

  • Hedef kitlesine prestij sinyali göndermek ister,

  • “Biz büyük bir markayız” mesajı verir,

  • Ünlü aracılığıyla tanınırlığı hızla artırmayı hedefler.

Ancak bu, doğru dönemde yapılmazsa ters teper.
Bugün Türkiye’de ekonomik koşullar, tüketiciyi şu noktaya getirdi:

“Uygun fiyat + güven + samimiyet = satış.”

Yani marka, artık lüks algısı yerine erişilebilir kalite mesajı vermek zorunda.

Örneğin:

  • 50 milyon TL’yi bir ünlüye vermek yerine,
    aynı bütçeyle mikro influencer işbirliği yapılsa,
    hem daha samimi bir imaj hem daha yüksek satış dönüşü alınabilirdi.


5. Sosyolojik Perspektif: “Ünlüye para, vatandaşa indirim yok”

Bu yorumlar, sadece reklama değil, genel toplumsal duygu durumuna tepki aslında.

  • Gelir adaletsizliği,

  • Fiyat artışları,

  • Markaların “halktan kopuk” görünmesi,
    bu tür tepkileri büyütüyor.

Bir markanın halkla iletişimi artık sadece “ürün satmak” değil, empati kurmak zorunda.
Aksi hâlde halk şöyle düşünüyor:

“Benim cebimden çıkan parayla ünlüye servet ödüyorlar.”


6. Modern Tüketici Trendleri (Türkiye özelinde)

Kriter2010’lar2020’ler
Reklam güvenirliğiYüksek (TV ve ünlüler)Düşük (para ilişkisi farkında)
Satın alma motivasyonuÜnlü/marka imajıFiyat + deneyim + güven
Sosyal medya etkisiZayıfBelirleyici
Reklamda samimiyetÖnemsizEn önemli faktör
Tüketici algısı“Büyük marka = güven”“Gerçek kullanıcı = güven”

7. Daha Etkili Olabilecek Alternatif Stratejiler

Marka 50 milyon TL yerine şunları yapabilirdi:

  • Gerçek kullanıcı hikâyeleri üzerinden reklam kampanyası: “Bizimle büyüyen insanlar” teması

  • Mikro influencer zinciri: Her biri küçük ama güvenilir kitlelere ulaşır

  • Sadakat ödülü / toplumsal katkı projeleri: “Her alışverişin %1’i yerli üreticiye destek” gibi

  • İndirim + samimiyet kombinasyonu: Hem fiyat indirimi hem gerçek yaşam hikâyeleriyle desteklenen iletişim

Bunlar, bugünün Türkiye’sinde daha yüksek etkileşim ve satış dönüşü sağlar.


8. Sonuç: “Zaman değişti, tüketici de değişti.”

Bu olayda halkın tepkisi sadece bir reklama değil;
artık tüketiciyle marka arasındaki güven ilişkisinin kırılmasına da tepki.

Özetle:

  • İnsanlar reklamdan çok deneyime,

  • ünlüden çok gerçeğe,

  • prestijden çok erişilebilirliğe önem veriyor.

Markalar bunu anlayamazsa, 50 milyon TL’lik reklam bile bir günde unutulur,
ama 100 TL’lik indirim veya samimi bir kampanya yıllarca hatırlanır.